Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 34,8028 | 34,8655 | |
EURO | 36,5548 | 36,6207 | |
Kemaliye, eski adıyla Eğin, Erzincan ilinin dokuz ilçesinden biridir.
Doğu Anadolu Bölgesi’nin kuzeybatı sınırında ve Erzincan ilinin güneybatısında bulunan Kemaliye, Munzur dağlarının batısında kalan Karasu vadisinde kurulu bir yerleşimdir. İlçenin yüzölçümü 1.168 km²’dir.
İlçe kuzeyde İliç (Erzincan), güneyde Arapkir (Malatya) ve Ağın (Elâzığ), batıda Divriği (Sivas), doğuda Çemişgezek ve Ovacık (Tunceli) ilçeleri ile sınırlanmış olup, Kemaliye bu konumuyla doğal ve beşerî çevre özellikleri bakımından Erzincan, Elâzığ ve Malatya[3] illeri arasında bir geçiş sahası durumundadır. Yerleşim merkezi göl kıyısında 845 metreden başlamakta ve yamaç boyunca 1000-1100 metrelere kadar yükselmektedir. Kemaliye ulaşım yolları açısından Erzincan iline 152 km, Elazığ’a 144 km, Malatya’ya 185 km uzaklıkta yer almaktadır. Kemaliye’nin 1922 yılından önceki adı Eğin’dir. Eğin Göktürkçe ‘Cennet kadar güzel bahçe’ anlamındadır.
Bölge, M.Ö. II. binyıla uzanan tarihinde Asur[4], Grek-Pers, Roma-Bizans hâkimiyetlerinde kalmıştır. Türk boylarının bölgeye yerleşmeleri ise 1058 yılına rastlamaktadır. Sonrasında Kemaliye’yi de içine alan bölgenin Anadolu Selçuklu Devleti, İlhanlı Devleti ve Akkoyunlular egemenliğine girdiği görülmektedir. Osmanlı padişahı Çelebi Mehmed[5] zamanında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Çelebi Mehmed, Kafkasya’dan göç eden ailelerin bir bölümünü Eğin’e yerleştirmiş ve geçimlerini sağlamak için İstanbul et kethüdalığını (satış yönetimi) vermiştir. Daha sonra, IV. Murad döneminde ayrıca odun ve kömür kethüdalığı da verilmiştir. Özellikle 19. yüzyıl Halep ve Bağdat başta olmak üzere başka yerleşim bölgeleriyle ticari ilişkilerin arttığı bir dönemdir. Halkın tarım ve hayvancılıkla ilgilendiği, bunun yanında yemenicilik, halıcılık, ev yapıcılığı, taş duvar ustalığı gibi mesleklerin de bölgede ilerlediği bilinmektir. Sarı sahtiyari (boyanmış ve cilalanmış deri), el tezgâhlarında dokunan “manusa kumaşı”, boya, halı, ipek ihraç ürünleri olarak artarken, karşılığında altın gümüş, baharat ve kahve ithal ürünler olarak gelmekteydi.
1813'te, James Playfair'in "A System of Geography" kitabında Eğin'i "Fırat'a ulaşan bereketli bir yolda, bir dağın eteğinde, amfi tiyatro biçimli küçük bir kasaba olarak anlatır."[6] İngiliz kaşif Francis Rawdon Chesney 1835-1837 yılları arasında yaptığı araştırma gezisinde Fırat'ın rotasını takip etmiş ve Eğin'den "sağ yakada 2,700 hanelik bir kasaba" olarak söz etmiştir. Karşılaştırıldığında, Erzincan'da 3000 hane ve Malatya'da 2923 hane saymaktadır. Chesney, Eğin'in durumunu, "kasabayı aşıyormuş gibi görünen ve sanki kasabayı yok etmekle tehdit eder gibi görünen yüksek kireçtaşı uçurumları arasında bir köprüyle geçilecek kadar dar bu tekil yarıkların her iki tarafında yaklaşık 1219 metre (4000 fit) rakıma kadar yükselen dağların olduğu derin bir vadide olduğunu anlatır."
İlçe uzun süre Diyarbekir ve Sivas eyaletlerine bağlı bir kaza merkezi olarak yönetilmiş, 1878‘ de Mamuratülaziz Vilayeti’nin Elaziz Sancağı’na bağlanmıştır. 1895'te İngiliz coğrafyacı Charles William Wilson Eğin'i Küçük Asya gezi rehberinde şu şekilde tarif eder.
Gündüz çok kısa güneş ışığı alan, çok dik ve yüksek kayalardan oluşan bir tiyatroya asılı duran canlı ve ilginç (ingilizce:picturesque) bir kasabadır. Adından da anlaşılacağı gibi gür bir pınar, şehrin tepesinde yükselir ve havanın ağır, nemli bir karakter aldığı birçok bitki örtüsünü besler. Sokaklar sadece kaya merdivenlidir. Teraslı bahçeler ve meyve bahçeleri içinde yükselen taş evler Anadolu'nun en iyileri arasındadır. Çarşı iyidir ama dış ticaret çok azdır. Pamuklu kumaş (manusa) üretilir. Nezih bir “han” yoktur ve özel konaklama yeri aranmalıdır. Guatr ilçede sık görülen bir hastalıktır. 10,000 kişinin yarısı Ermeni'dir ve en büyük kilisesinde 11. yüzyıl MS. İncilleri korunur ki Sasun kralınca kızı için yazıldığı söylenen İnciller'dendir. Bazı iyi Pers çinileri de vardır. Yanındaki pınar başı ve cami görülmeye değer. Genç erkeklerin çoğu Konstantinopolis, Smyrna ve diğer şehirlerde iş arar. Bankacıları ve sarrafları çok ünlüdür ve ayrıca Stambûl'de aşçı, "kaïkji" ve "hammal" olarak bulunurlar. Yeterince para biriktirdiklerinde geri döner ve bir ev inşa eder ve yerleşirler. Eğin, 11. yüzyılda Senekherim ile birlikte Vasburagan'dan göç eden Ermenilerin yerleştikleri yerlerden biriydi.
Charles William Wilson (1895). Handbook for Travellers in Asia Minor, Transcaucasia, Persia, Etc. ss. 251-252.
19. yüzyılın ilk yarısında sarraflık ve ticaretin, Eğin’in sosyal ve ekonomik yaşamında önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir. Müslüman olmayan cemaatlerin önemli bir kesiminin, iskân, mübadele ve kişisel göçle yurtlarını terk etmesi sonucu, Anadolu’nun birçok kentinde, kültür birikiminin, çözülme ve kopuş sürecine girdiği görülür. İzleyen sonraki on yıllarda, Kemaliye ve köylerinde, arazinin dağınık ve tarıma elverişiz olması nedeniyle, geçim sıkıntıları artmış ve erkekleri gurbete çıkmaya mecbur etmiştir. Kervanlarla insanlar Giresun’a, oradan da vapurla İstanbul’a gitmiş ve bu çetin yolculuk insanların sılaya dönüşünü zorlaştırmıştır. Yıllar süren ayrılıklar gurbet olgusunu artırmıştır. Ayrılık ve hasret kokan Eğin Manilerinin büyük bölümü daha ziyade bu dönemde yazılmıştır. Türk halk edebiyatında ’Eğin Ela Gözlüsü’ olarak da bilinen 11 hece düzenine göre yazılmış maniler daha çok Kemaliye’de kalan gelinlerin, ağasına (kocası) olan özlemiyle kaleme alınmıştır.
Kurtuluş mücadelesi nde Mustafa Kemal Atatürk’e olan bağlılıkları nedeniyle Eğin kazasının (kasaba) ismi 21 Ekim 1922 yılında “Kemaliye” olarak değiştirilmiştir. Kemaliye 1926 yılına dek Elazığ’a bağlı iken 1926-1938 arasında Malatya’ya, 1938 sonrasında ise Erzincan’a bağlanmıştır.
1911'de Hogarth, Eğin'i Mamuretülaziz Vilayeti'nde önemli bir kasabadır der ve : "...batı Fırat'ın sağ kıyısında, ahşap bir köprüyle geçilen yüksek, sarp kayalardan oluşan tiyatroda pitoresk bir konumda yer alır. Taş evler teraslı bahçeler ve meyve bahçeleri içindedir ve sokaklar sadece kaya merdivenlidir." der.[10]
Türk Kurtuluş Savaşı'nın ardından 21 Ekim 1922'de, Eğin'in Mustafa Kemal Paşa onuruna Kemaliye (ve Selinti'nin Gazipaşa) adının değiştirildiği bir kararname çıkarıldı.
1926’ya kadar Elazığ'a bağlı olan Kemaliye, 30 Mayıs 1926'da çıkan 877 sayılı kanunla Malatya'ya bağlandı. 11 Mayıs 1938'de çıkan 3383 sayılı kanunla Erzincan'ın ilçelerinden biri oldu.[2][11]
Kemaliye, Erzincan
30 Ocak 1923 tarihinde Yunanistan ve Türkiye hükümetleri tarafından İsviçre'nin Lozan kentinde imzalanan "Yunan ve Türk Nüfusunun Mübadelesine İlişkin Sözleşme"den kaynaklanan 1923 nüfus mübadelesi (Yunanca: ? ?νταλλαγ?, Türkçe: Mübâdele), Eğin'de yaşayan Ermenice konuşan Rum Ortodoks azınlık nüfusu'nun tahliyesiyle sonuçlandı. 8 ay ve bin kilometreden fazla zorlu bir yolculuktan sonra Ege kıyılarına ulaştılar ve Selanik yakınlarındaki Diavata'ya ve Yunanistan'ın Evia adasındaki Kastaniotissa'ya (yeni Eğin) taşındılar.